Tasavvuf Sohbetleri'nde konuşan Mutasavvıf Yazar Ömer Tuğrul İnançer, Peygamber Efendimiz (S.a.v.)’in isimleriyle ilgili yanlış bir bilgiye açıklık getirdi. İnançer, "Efendimiz Hazretleri’nin ismi Mustafa değildir. O'nun dünya hayatındaki ismi Muhammed (S.a.v.)’dir. Mustafa, Peygamber Efendimiz (S.a.v.)’in ism-i şerifi değil, sıfat-ı şerifidir" dedi.
Esenler Belediyesi Kültür İşleri Müdürlüğü’nün düzenlediği “Tasavuf Sohbetleri”, Mutasavvıf Yazar Ömer Tuğrul İnançer’in anlatımıyla Dr. Kadir Topbaş Kültür Sanat Merkezi’nde gerçekleşti. Said Ebu’l-Hayr’ın “Rubailer” eserinden bir bölümün ele alındığı programa vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi.
‘MUSTAFA’ İSMİ DEĞİL SIFATI
“Rubailer”deki beyitleri açıklayarak programa başlayan İnançer, Peygamber Efendimiz (S.a.v.)’in isimleriyle ilgili yanlış bilinen bir bilgi olduğunu ifade ederek, “Efendimiz Hazretleri’nin ismi Mustafa değildir. O’nun dünya hayatındaki ismi Muhammed (S.a.v.)’dir. Ruhlar âlemindeki ismi Ahmet’tir. Ebedi âlemdeki ismi ise, Mahmut’tur. Bu isimlerinin hepsi ‘hamd’ kökünden gelir. Mustafa, Peygamber Efendimiz (S.a.v.)’in ism-i şerifi değil, sıfat-ı şerifidir. Mustafa; ‘rafine edilmiş zat’ demektir. Efendimiz’in bir diğer sıfat-ı şerifi ise murtezadır. Bazıları da diyor ki, ‘Hz. Ali (r.a.) murtazadır, Efendimiz değildir’. Resulallah Efendimiz’de olmayan bir vasıf, başka hiç kimsede olamaz. Bunun için, ‘Hz. Ali (r.a) murtazadır, Efendimiz değildir’ demek, konuyu hiç bilmemek demektir. Dolayısıyla Allah (c.c), Efendimiz (S.a.v.)’den razıdır, onun için bir sıfatı da murtazadır.” şeklinde açıklama yaptı.
VEFA, ÜZERİNE YEMİN EDİLECEK BİR KAVRAM
Peygamber Efendimiz (S.a.v.)’in dünyanın vefasız olduğundan bahsettiğini aktaran İnançer, “Vefa, üzerine yemin edilecek mukaddes bir kavramdır. Mesela Hz. Mevlana vefayı çok kullanır, ‘Vefaya yemin olsun ki!’ der. Vefa, önemli bir kavramdır. Bu dünyada vefa olmadığını, dünyanın bâki olmadığını idrak etmek gerekir. Said Ebu’l-Hayr diyor ki, ‘Bilmiş ol ki ey genç, bu dünya sana da kalmayacak. Bu dünyaya gelmek iradeyle olmadığı gibi, gitmek de iradeyle değildir. ‘Dolayısıyla her gelen gidicidir. Dünyada kalıcı olmadığımızı bilerek, vefanın neye ve kime gösterileceğini anlamak lazım” dedi.