İBB’nin yaptığı Kanal İstanbul Çalıştayı’nda çevre, tarım, orman, su, ekonomi gibi başlıkların yanında Kanal İstanbul mekansal planlama yönünden de ele alındı.
Kanal İstanbul Çalıştayı’nda, ‘Mekansal Planlama, Şehircilik ve Kültürel Miras’ oturumunu İBB Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Mehmet Çakılcıoğlu yönetti. Oturuma İTÜ Şehir ve Bölge Planlaması Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Azime Tezer, ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Tarık Şengül, ICOMOS Türkiye Milli Komitesi Başkanı YTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İclal Dinçer, TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Şubesinden Mücella Yapıcı, Mimar Dr. M. Sinan Genim ve Arkeologlar Derneği İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Yiğit OZAR konuşmacı olarak katıldı.
KÜÇÜKÇEKMECE GÖLÜ’NÜ KORUYABİLİRİZ
İTÜ Şehir ve Bölge Planlaması Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Azime Tezer, su ve hava kalitesinin düzeltmek için su kaynakları ve orman alanlarının oldukça önemli olduğunu belirtti. Kanal İstanbul’la birlikte 38 kilometrelik çok uzun bir kıyı dolgu alanı planlandığını söyleyen Tezer, çıkacak hafriyatın bunun için yeterli olmadığının altını çizdi. Küçükçekmece Gölü’nü koruyamayız gibi yanlış bir algının olduğunu ifade eden Tezer, ‘’Korursak göl daha iyiye gider’ dedi.
Yaşanabilir bir İstanbul için önceliğin tatlı su ve hava kalitesi olduğunu söyleyen Tezer, Kanal’ın bunları tehdit ettiğini belirtti. Tezer, ‘’ÇED Raporu’nda ekosistem etkileri net bir şekilde gözlemlenemiyor. Ayrıca kurum görüşleri de eksik. Bu şekilde günü kurtarırken kenti öldürmemeliyiz’’ diye konuştu.
PLANLAMA DEĞİL PROJECİLİK MANTIĞI
ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Tarık Şengül de Türkiye’nin her yerinin planlama mantığı ile değil, projecilik mantığıyla ele alındığına dikkat çekerek, şöyle konuştu:
“ABD’de 2050 için hazırlanan hedeflerin benzeri Türkiye’de 2023 için hazırlanmış. İkisi de çok benzer. İstanbul’un kuzeyinde yeni bir İstanbul kuruluyor. Aynı zamanda ABD için yapılan planda da ‘mega projeler yapmalıyız’ deniliyor. Batı’ya kafa tutuyoruz; ancak hiçbir zaman Batı’nın dışında kalamıyoruz. Bir yandan onlara erişme, yarışma gayreti var. Milli ve yerliliği konuşurken yapılan bütün projeler ABD kopyası. Bu projenin bedelini İstanbul ve Türkiye ödememeli.”
KANAL DEĞİL, YENİ VE KALİTELİ KENTSEL PEYZAJ
ICOMOS Türkiye Milli Komitesi Başkanı YTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İclal Dinçer ise arkeolojik mirasın yok oluşunu engellemek için arazi kullanım kararının değiştirilmesi gerektiğini söyledi. ‘’Arkeolojik alan başka bir yere taşınmamalı’’ diyen Dinçer, şöyle devam etti:
‘’Plan yapılırken çevreyi ve doğayı korumak ön planda olmalı. Yarımburgaz mağarası 1. ve 3. derece arkeolojk sit alanı, Baruthane Rsneli Çiftliği 3. Erece arkeolojik sit alanı, Region 1. Ve 2. derece arkeolojik sit alanı. Ağaçlı Köyü, Yarımburgaz Mağaralarından daha eski; ancak sit alanı olarak ilan edilmemiş. Bu bölge önemli bir arkeolojik değer. Bu alanlar Kanal’ın altında kalacak.’’
KANAL, YAŞAMI TEHDİT EDİYOR
Oturumda konuşan TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Şubesi’nden Mücella Yapıcı, proje için ‘garip kanal projesi’ tabirini kullandı. Yapıcı, “Bu projenin metodu, bütüncül bakış açısından yoksun, bilimsel olmayan bir metottur. 3. Köprü, 3. Havalimanı ve Kanal İstanbul entegre projelerdir” dedi.
Terkos havzasının yaşam için en stratejik yer altı su deposu olduğuna dikkat çeken Yapıcı, bütüncül etkilerin bilerek gözden kaçırıldığını; bilimsel camia ve toplumun kasıtlı olarak aldatıldığını vurguladı. “Bu tavır dolandırıcılıktır. Cinayetin ortaya çıkmasını engellemektir” diyen Yapıcı, Projeden sadece İstanbul’un değil tüm Türkiye’nin etkileneceğini söyledi.
KANAL’IN ÖNCELİKLER ARASINDAKİ YERİ NEDİR?
Kanal İstanbul Projesi ve benzer projelerin Osmanlı döneminde birçok kez gündeme geldiğini söyleyen Mimar Dr. M. Sinan Genim de “Kanal’ın öncelikler arasındaki yeri nedir? Stratejik açıdan şart mıdır?” diye sordu. Genim, özgür düşünce ve bilince kulak verilmesini istedi.
Karadeniz ve Akdeniz kültürlerini birbirine bağlayan bir coğrafyanın söz konusu olduğunu belirten Arkeologlar Derneği İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Yiğit OZAR ise arkeolojik kalıntıların yer aldığı kanal bölgesinin kültürel geçişler için önemli olduğuna vurgu yaptı.