İBB önünde yaklaşık 7 aydır süren işçi eylemi, Hak-İş’e bağlı ilgili sendikalarla imzalanan protokol uyarınca sona erdi. Protokole göre; geçtiğimiz yılın Ağustos ayı içerisinde işten çıkarılan personellerden 208’i geri işe alınacak. Teslim edilen isimler haricinde protokol sonrası listeye herhangi bir ekleme yapılmayacak, yeni bir talep oluşturulmayacak, İBB binaları ve çevresinde bu ve benzeri sebeplerle kurulmuş tüm gösteri noktaları tümüyle kaldırılacak ve yeniden kurulmayacak. Protokolün imzalanmasına şahitlik eden İmamoğlu, duygularını, “Hiç kimse, ‘Ekrem’in adamı’ olmayacak; herkes ‘İstanbul’un adamı. İBB’nin adamı’ olacak” sözleriyle dile getirdi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) Saraçhane’deki merkez binası önünde yaklaşık 7 ay önce başlayan işçi eylemi, anlaşmayla sonuçlandı. İBB ve sendika yöneticileri, İmamoğlu’nun da katılımıyla Florya’daki başkanlık konutunda bir araya geldi. Toplantıya, İBB’yi temsilen Genel Sekreter Yardımcısı Murat Yazıcı, Başkan Danışmanları Yiğit Duman ve Murat Ongun ile Hak-İş’e bağlı Oleyis Sendikası Başkanı Vedat Böke, HİZMET-İŞ Sendikası Genel Başkan Yardımcıları Mehmet Keskin ve Halil Özdemir katıldı. Eylemdeki işçileri temsilen de 8 kişi, toplantıda hazır bulundu.
SENDİKACILAR: “BU MUTLULUK BİZE YETER”
İlk sözü alan Oleyis Sendikası Başkanı Böke, ‘Buradaki eylemden biraz rahatsızlık duyduk. Yiğit Bey’e gittim dedim ki; ‘Ne yapabiliriz? Elimizi bir taşın altına koyalım mı?’ Yiğit Bey’e ulaştık. Bugünlere getirdik. İşten çıkarılan 8 arkadaşımız da bizimle geldi. Bu güzel günü bize yaşattınız; çok teşekkür ederiz” dedi. Aynı zamanda İETT çalışanı da olan HİZMET-İŞ Sendikası Genel Başkan Yardımcısı Keskin ise, duygularını, “Bu ortamı hazırlayan arkadaşlarımıza ben de teşekkür ediyorum. Arkadaşlarımızın mücadele sürecini uzun zamandır birlikte yaşadık. Arkaşlarıma da teşekkür ediyorum. Hakikaten usulünce, kırmadan, dökmeden, hakaret etmeden, kurallar çerçevesinde mücadele etmişlerdi. Bu arkadaşlarımızın tek dertlerinin işlerine dönmek olduğunu söylemiştik. Siyasi bir kavgalarının olmadığını başından beri söylüyorduk. Şimdi de aynı şeyleri söylüyoruz. Özellikle size, bu arkadaşlarımızın mağdur olduğuna inanıp, bu görüşmeyi yapıp, bu kararı aldığınız için teşekkür ediyorum. Allah razı olsun. Belki de hayatımda yaşadığımı en mutlu anlardan bir tanesini şu anda yaşıyorum. Yaklaşık 208 aile, bunların çocukları… Bu mutluluk bize yeter diye düşünüyorum” sözleriyle dile getirdi.
İMAMOĞLU: “BAŞTAN BERİ BİR SÜREÇ TANIMLAMAYA ÇALIŞTIK”
Son sözü alan İmamoğlu da sözlerine, katılımcılara teşekkür ederek başladı. “Herkesin emeğine sağlık” diyen İmamoğlu, “Arkadaşlarımıza hem yüz yüze hem göz göze şunu söyleyelim: Biz, baştan beri bir süreç tanımlamaya çalıştık. Birincisi dedik ki; tabii ki yoğun bir alım takvimi gözüküyor. Bu alım takvimi, bizi rahatsız etti. Biz buna duyarsız kalırsak, kendi bakılımıza haksızlık ederiz. Oradaki birkaç aylık süreçteki alım sayısı, bizi rahatsız etti. Ben, 18 gün görev yaptım. Alamaz mıydım? Başkandım. ‘Bir kişiyi şuraya koy’ derdim. Bir kişiyi dahi almadım. Zaten tartışmalı bir alandı, dönemdi. Bir kişinin dahi sürecine dahil olmadım. Günün sonunda bizi rahatsız eden süreçte, bir gösteri başladı, bir protesto başladı. ‘Temsilci arkadaşları davet edin, görüşeceğim’ dedim. Bana arkadaşları siz yolladınız. Ben, kimseyi seçmedim. Onlara da şunu söyledim: ‘Bakın arkadaşlar, sizinle bir zorumuz yok. Hakkımızla girdik diyorsunuz. Tamam. Yazın, çizin, başvurunuzu yapın, elimizden geleni yapalım. Tekrar işe girmeniz konusunda sürece hassasiyetle davranalım. Kimseye kötü gözle bakmıyoruz.’ Buradaki arkadaşların hiçbirini tanımıyorum ben. Hiçbir arkadaşımla benim kişisel bir husumetim olabilir mi? Mümkün değil. O dönemde çıkarılan arkadaşların da bir kısmı, farklı yöntemlerle, hiç kimsenin müdahalesi olmadan işe girdi bizde. Onlarca insan işe girdi. Bundan sonra da girecek” şeklinde konuştu.
“TÜRKİYE’DEKİ İŞE ALIM KONUSU ADİL DEĞİL; DEĞİŞSİN DİYE ÇABA GÖSTERİYORUZ”
Siyasi bir kimlik ve bir işveren olarak Türkiye’de insan kaynağı yönetimi süreçlerini uzun zamandır analiz ettiğini belirten İmamoğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Bu alanda, biraz da eğitim almış, kafa yormuş bir insanım. Adil değiliz. Eğri oturalım, doğru konuşalım. Türkiye’deki, iş ve işe alım konusunda sokağa çıkalım, diyelim ki; ‘Adil midir, değil midir?’ İddia ediyorum, yüzde 80’i der ki; ‘Adil değildir.’ Kimin ağası, babası varsa, işe o girer. Millet böyle düşünüyor. Millet böyle düşünüyorsa, bunun bir gerçekliği var. O bakımdan, bir şeyler değişsin çabası gösteriyoruz. Bunu göstermek, öyle kolay bir iş değil. Türkiye’de, alışılmışı değiştirme konusunda, önce kendi siyasi zeminine bile ‘Dur’ diyorsun. Kolay bir iş değil. Yönettiğimiz meseleyi lütfen öyle yorumlayım. Ama doğruyu yapmak adına mücadele ediyoruz. Elbette adaletten, ahlaktan ve kurumsal anlamda aidiyetten yanayız. Siyaseten ya da ahlaken sıkıntısı olmayan her arkadaşımızın başımızın üzerinde yeri var. Bu, sizin için olduğu gibi, yarınlarda işe alacağımız herkes için de geçerli. Yaşamına, tavrına, tarzına hiç bakmam. Herkesten benim ailemde var, ben alışığım. Hiçbir rezervimiz yok. Bu kardeşlerimiz de öyle bilsinler. Arkadaşlarımız, ilk görüşmelerinizden itibaren benimle diyalogda. Bizim hiçbir zaman diyalogdan yana bir sorunumuz olmadı. Arkadaşlar biraz davetkar davransaydı, yanlarına giderdim. Davetkar davranmadınız.”
“İSTANBUL, KUTSAL EMANETİMİZ”
“Kutsal bir emanetimiz var: İstanbul” diyen İmamoğlu, sözlerini, “Allah’ın bir lütfu. Yatıp, kalkıp Allah’a dua ediyorum, diyorum ki; ‘Allah’ım beni mahcup etme.’ İstanbul’u, herkesten faydalanarak yönetme çabası içerisindeyim. Dünyada, İstanbul gibi bir kent yok bana göre. Buna emek veren herkesin de o bilinçte olmasını istiyoruz. Yiğit Bey bir program başlattı; bence çok değerli. İnsanların yeteneklerini ortaya çıkaracağı… Örneğin İETT’de çalışıyor ama gelsin 2 gün de itfaiyecilik nedir, öğrensin. Gelsin bir gün, İSTAÇ’ta olmak ne anlama geliyor, hangi hizmetler veriliyor… Kocaman bir yapının bir parçası olduklarını, kocaman bir iş yaptıklarını anlasınlar. İstanbul, bir dünya. O programı çok önemsiyorum. Hem aidiyet duygusu yaratacak hem de hiç kimse, ‘Ekrem’in adamı’ olmayacak bu program sayesinde. ‘İstanbul’un adamı. İBB’nin adamı’ olacak. Öyle olmalı” şeklinde tamamladı.
İŞTE O PROTOKOL
Konuşmaların ardından, yaklaşık 7 aylık eylemi sonlandıran protokol, İmamoğlu’nun şahitliğinde imzalandı. Protokolde İBB adına Genel Sekreter Yardımcısı Murat Yazıcı ile Başkan Danışmanı Yiğit Duman’ın, sendikalar adına da Böke, Keskin ve Özdemir’in imzaları yer aldı. “İşbu protokol İBB ile Hak-İş arasında düzenlenmiştir. 2019 Ağustos ayı içerisinde iş akdi sona erdirilen çalışanlardan 208’inin işe alınması ile ilgilidir. Küresel salgın nedeniyle oluşan sağlık riskleri toplu gösteri ortamlarında insanlarımızı risk altına sokmuştur. Bu risk de değerlendirilmiş ve toplumsal dayanışma ihtiyacının en üst düzeyde olduğu bu dönemde aşağıdaki kararlarda mutabık olunmuştur” ifadelerinin yer aldığı protokolde şu maddeler yer aldı:
- Ağustos ayı içerisinde işten çıkarılan personellerden 208’inin işe geri alınması öngörülmüştür. Bu isimler Hak-İş tarafından İBB’ye teslim edilmiştir.
- Teslim edilen isimler haricinde protokol sonrası listeye herhangi bir ekleme yapılmayacak, yeni bir talep oluşturulmayacaktır.
- Paylaşılan 208 isim güvenlik soruşturması ve sosyal taramadan da geçirilerek niteliklerine uygun bir iş teklifi ile 30 Haziran’a kadar değerlendirilmeye alınacaktır. Yapılacak taramalarda herhangi bir siyasi parti veya liderine, İBB kurumsal kimliğine, İBB Başkanı ya da yönetimine yönelik suç ve hakaret içeren faaliyetlerde bulunanlar değerlendirme dışında tutulacaktır. 208 kişiden İşe iade talebiyle yasal süreç başlatanlar bu taleplerini sonlandıracaktır.
İBB Binaları ve çevresinde bu ve benzeri sebeplerle kurulmuş tüm gösteri noktaları tümüyle kaldırılacak ve yeniden kurulmayacağı gayrı kabili rücu (değiştirilemez, geri dönülemez, geri çevrilemez) olarak sendika tarafından kabul ve taahhüt edilmiştir.