Türkiye’de Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın gözlenmesine yönelik olarak hazırlanan rapor hakkında söz alan Büyükçekmece Belediye Başkanı Dr. Hasan Akgün, “Teröre bulaşmış ve terörü besleyen belediye başkanlarını, Avrupa’daki gelişmiş demokrasiye sahip hangi ülke destekleyebilir veya yerinde tutabilir” dedi.
Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi’nin Fransa’nın Metz kentinde gerçekleşen İzleme Komitesi toplantısında Türkiye’ye ilişkin olarak hazırlanan “Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın Gözlenmesi” başlıklı rapor görüşüldü.
“Yerel demokrasi adına biz bunu kabul edebilir miyiz?”
Raporun okunmasının ardından söz alan Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi üyesi ve Büyükçekmece Belediye Başkanı Dr. Hasan Akgün,
Türkiye’nin 1992 yılında Avrupa Yerel Özerklik Şartı’na uyacağını kanunla ortaya koyduğunu hatırlatarak; “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bütün unsurları bu rapordaki şartları dikkate alarak, ülkemizin demokrasisini yükseltmek, Avrupa standartlarına çıkartmak ve bahsedilen konuların artık bir daha gündeme gelmemesi için çalışan bir milletiz” ifadesini kulandı.
Hollandalı raportörler Jakob Wienen’in ifadelerine dikkat çeken Akgün; “Sınırlarla ilgili özerklik şartında, belediye sınırlarının büyütülmesi veya küçültülmesinde halka sorulmadığını ifade ediyor. Doğrudur. Bu bir eksikliktir. Buna Ankara karar veriyor. Bu kabul edilemez. Benim şehrimde yaz mevsiminde 1 milyon kişi, kış mevsiminde ise 400 bin kişi yaşıyor. Ama bir gün baktım benim şehrim 3 ayrı ilçeye bölünmüş. Halkın ve bizim haberimiz olmadı. Yerel demokrasi adına biz bunu kabul edebilir miyiz? Etmiyoruz ve yüksek demokrasiye ulaşmak adına bunların düzeltilmesi lazım. Buna benzer bazı maddelerim uygulamasını Türkiye sağlamak durumundadır” dedi.
“CHP olarak biz iktidarın karşısına dikiliriz”
Akgün konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Doğu’daki belediye başkanı arkadaşlarımızın durumlarını kendi partileri gözden geçirmelidir. Terör suçundan ceza almış, yüksek yargı organında cezası yüzde yüz onaylanacak bir kişiyi seçimlere 2 ay kala ısrarla diretilerek belediye başkan adayı yapılmasının üzerinde düşünmek lazım. Israrla bu kişi aday yapılıyorsa burada bir sorun vardır. Bu demokrasiye yara açan zarar veren bir tavırdır. Biz demokrasiyi çok yüksek perdeden savunan bir partiyiz. Tabi ki gönlümüz razı olmaz. Ancak ülkemizin birlik ve bütünlüğü için teröre bulaşmış, terörün gelişmesine katkı sağlayan, terörizmle mücadele etmesi gerekirken terörü besleyen belediye başkanlarını Avrupa’daki gelişmiş demokrasiye sahip hangi ülke destekleyebilir veya yerinde tutabilir. Bunu da düşünmek lazım. Belediye başkan adaylarını belirlerken terör bulaşmamış, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin anayasasına, yasalarına ve iç hukukuna göre ülkenin ve toplumun menfaatleri doğrultusunda hizmet yapabilecek kişilerden belediye başkan adayı seçilmesinin daha doğru olacağını düşünmeliyiz. Yerel yönetimlerin bütçeleri, halka hizmet için tahsis edilen paralar bizimde parti olarak tespitimiz odur ki teröre akıtılmıştır, akıtılmaya da devam ediyor. Halbuki biz devletimizin parasını o belediye sınırları içinde yaşayan insanların mutluluğu için kullanmalıyız. Bunun aksine keyfi görevden alınma olduğu takdirde Kongre’den daha önce CHP olarak biz iktidarın karşısına dikiliriz. Ama eğer terör bulaşmış terörü destekliyor, terörün gelişmesine katkı sağlayan bir belediye başkanı görevden alınıyorsa bizde CHP olarak ve millet olarak o görevden alınmaları destekleriz.”