İBB’nin düzenlediği "İstanbul Yeşil Alanlar Çalıştayı"nda konuşan TMMOB Orman Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Yüksel Yüksel, sivil toplumun önemine değinerek, “Sivil toplumun hassasiyeti nedeniyle, Park Orman Tabiat Parkı ve Hacet Deresi Tabiat Parkı’nın Dipsiz Göl olması engellendi” dedi.
İBB’nin düzenlediği "İstanbul Yeşil Alanlar Çalıştayı"nda konuşan TMMOB Orman Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Yüksel Yüksel, sivil toplumun önemine değinerek, “Sivil toplumun hassasiyeti nedeniyle, Park Orman Tabiat Parkı ve Hacet Deresi Tabiat Parkı’nın Dipsiz Göl olması engellendi” dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ve iştiraki İstanbul Ağaç ve Peyzaj AŞ ev sahipliğinde düzenlenen İstanbul Yeşil Alanlar Çalıştayı, İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleştiriliyor. Çalıştayda, “Yeşil Alanlarda Dönüşüm; Kimlik ve Sürdürülebilirlik Amaçlı Çözümler” temasıyla, Prof. Dr. Cemil Ata moderatörlüğünde panel düzenlendi. Panele, İÜ-C Orman Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hakan Altınçekiç, İÜ-C Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Dirik, TMMOB Peyzaj Mimarları Odası İstanbul Şube Başkanı Murat Ermeydan, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Saymanı Dilek Ülger, SÜSBİR (Süs Bitkileri Üreticileri Alt Birliği) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Dündar ve TMMOB Orman Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Yüksel Yüksel konuşmacı olarak katıldı. Panelde, sivil toplum ve meslek örgütlerinin farkındalık oluşturma konusunda etkin çalışması gerekliliğine vurgu yapan Yüksel, “Birkaç ay önce Gümüşhane’de ‘Dipsiz Göl’ vakasını yaşadık. 12 bin yıllık göl ihtirasa kurban edildi. Bu gölün yerinde artık bir havuz var. Orada etkin ve müdahaleci bir sivil toplum bulunsaydı bu olmayacaktı. Bizde de yaşanacak dipsiz göl örnekleri vardı. Odaların müdahalesiyle, Park Orman Tabiat Parkı ve Hacet Deresi Tabiat Parkı’nın ‘Dipsiz Göl’ olması engellendi” ifadelerini kullandı.
“SULTAN SOFRASINA OTURAN FETVA VEREMEZDİ”
Meslek örgütleri, sivil toplum kuruluşları, bilim insanları, aydınlar, gazeteciler ve kanaat önderlerinin her koşulda doğruyu savunması ve söylemesi gerektiğinin altını çizen Yüksel konuşmasında şu örneği verdi:
“Bu insanlar doğru söylerse yol alır ve muhasır medeniyetler seviyesine çıkabiliriz. Osmanlı’da sultan sofrasına oturan alimin fetvası kabul edilmez, itibarı olmazdı. Doğruyu cepheden direkt olarak söylemeliyiz. Günlük hesaplarla ülkemizin istikbalini ipotek altına almayalım.”
“BÜYÜKDERE BAHÇIVANLIK OKULU YENİDEN HAYATA GEÇMELİ”
TMMOB Peyzaj Mimarları Odası İstanbul Şube Başkanı Murat Ermeydan, yapılacak peyzaj çalışmalarında ilkeleri ortaya koyacak, ağaç envanterini çıkaracak ve ağaç yönetim sistemini ortaya çıkaracak bir yapının kurulmasını önererek şunları söyledi:
“1936’da Atatürkün kurduğu Büyükdere Bahçıvanlık Okulunun tekrar hayata geçirilmesi gerekiyor. Bizim mesleğimiz için ara kalifiye elemana ihtiyaç var. İşi bilen insanlara gereksinim duyulduğu için de bu konuda bir çalışma yapılabilir. Orası botanik bahçeye dönüştürülebilir. İstanbul’un buna ihtiyacı car. Kentin her yerine ağaç dikerek botanik bahçe yapamazsınız.”
“MİLLET BAHÇELERİNDE İTHAL BİTKİ VAR”
SÜSBİR Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Dünar, peyzaj çalışmalarında su tüketimini düşürecek çalışma ve bitki türü seçimini desteklediklerini söyledi. Yerli üreticinin desteklenmesi gerektiğini dile getiren Dünar, “Millet Bahçeleri’nde ısrarla ithal bitki kullanılıyor. Buna anlam veremiyoruz. Bunu millet mi istiyor? Burada büyük bir çelişki var” diye konuştu.
“HOLLANDA, ÜRETMEDİĞİ LİMONDAN GELİR KAZANIYOR”
İstanbul yeşil alan bakımından dünya metropolleri arasında sonlarda bulunduğunu anımsatan TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi‘nden Dilek Ülger, gelişmiş ülkelerde yeşil alan ve tarım politikalarının çok farklı boyutlarda olduğunun altını çizdi. Ülger, şunları söyledi:
“Konya büyüklüğündeki Hollanda, tüm dünyaya ihracat yapıyor. Hollanda, kendi yetiştirmediği, dışarıdan aldığı limonu satarak milyarlarca dolar gelir sağlıyor. Kendi ülkemizde bu planlamaları yapamadığımız için tarım alanında çok ciddi terk edişler oluyor. Kırsaldan kente göç çok önemli
