İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Genel Sekreter Yardımcısı Yeşim Meltem Şişli hakkında bazı basın yayın organlarında dile getirilen iddialarla ilgili kurum içinde inceleme başlatıldığını duyurdu. İmamoğlu, gazetecilerin konuyla ilgili sorusuna, “Benim olduğum hiçbir yerde, hiçbir çalışma arkadaşım, hiçbir yol arkadaşım hiç kimseye ister çalışma arkadaşlarımdan birine, ister herhangi bir vatandaşa, inancından, etnik kökeninden, yaşam biçiminden, giyim ve kuşamından dolayı hiçbir şekilde hakaret edemez, incitemez. Zira, bu şekilde davranan bir insan, zaten benimle çalışmak istemiyor demektir. Öyle bir insanın da benim yanımda yeri olamaz. Nokta” yanıtını verdi. Konu üzerinden kendilerine saldıran medya kuruluşlarının, geçmiş belediye yönetimiyle maddi ilişkiler ağı içinde bulunduğunu belirten İmamoğlu, “Bu manada, ben, o basın kuruluşlarının karın ağrılarını anlıyorum. Sıkıntılarını anlıyorum. Kullandıkları o kötü dili de kınıyorum. Benim şahsıma da yapılıyor. Hatta; utanmadan, erkek müsveddesi bir insan, annemin de ismini kullanarak, o isim ve o kavram üzerinden sözüm ona topluma mesaj veriyor, ahlaksızca. Ne kadar ahlaksızca ifadeler varsa, onlar da bizim takibimizde hem hukuki olarak hem vicdani olarak” ifadelerini kullandı.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Kaynarca-Pendik-Tuzla Metro Hattı Yapım İşleri Yeniden Başlama Töreni”nin ardından, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. İmamoğlu, “Genel Sekreter Yardımcısı Yeşim Meltem Şişli’nin Ağustos ayında yaptığı iddia edilen konuşmalar çok gündemde. Kendisiyle ilgili bir işlem yapılacak mı ya da yaptınız mı” sorusuna şu yanıtı verdi:
“ÇOK HASSAS KONUŞULMASI GEREKEN BİR SÜREÇ”
“Genel Sekreter Yardımcımız Yeşim Meltem Şişli Hanımefendi’yle ilgili olan bu süreçle alakalı kelimelerimi çok dikkatli bir şekilde sizinle paylaşacağım. Çünkü bu konu ve bu konunun kamuoyuna yansıma biçimiyle ilgili çok hassas konuşulması gereken bir psikolojisi var bu sürecin. Birincisi; 31 Ocak itibariyle, elbette ki süreci kurum içinde inceliyoruz. Bu konuda incelemelerimizi başlattık. İkincisi; zaten bu işle ilgili yasal bir süreç de başlatıldı. Sürecin sonucu bizim açımızdan, kurumumuz açısından ve çalışma arkadaşımız açısından elbette çok önemli. Ama burada birkaç hususun altını çizelim. Birincisi; benim olduğum hiçbir yerde, hiçbir çalışma arkadaşım, hiçbir yol arkadaşım hiç kimseye ister çalışma arkadaşlarımdan birine, ister herhangi bir vatandaşa, inancından, etnik kökeninden, yaşam biçiminden, giyim ve kuşamından dolayı hiçbir şekilde hakaret edemez, incitemez. Zira, bu şekilde davranan bir insan, zaten benimle çalışmak istemiyor demektir. Öyle bir insanın da benim yanımda yeri olamaz. Bu kadar net. Bu konunun üzerinden, benim hassasiyetimi başka bir yöne çekmeye çalışan insanlara bunu duyuralım.”
“KARIN AĞRILARINI ANLIYORUM”
“İkinci husus. Bu da önemli. Dikkat çekilmesi gereken bir husus. Baktığımızda, bugün de dahil, bu sürecin harekete geçirildiği an itibariyle gazetelerde yazı yazanlar, bir takım siyasi beyanı olan insanlar… Ki özellikle siyasi beyanları olanlar ya da siyasi olan kişiler ya da gazeteciler, -erkekler için söylüyorum- erkek müsveddesi diyeceğim onlara; galiz ve ağır ifadelerle bu süreci tanımlayan bu tarz insanları kınıyorum. Çok aşağılık ifadelerle, yani bir kadına manşetten, ‘ahlaksız kadın’ diye başlık atan bir gazeteye, direkt yargısız infaz süreciyle bu sürece beyanda bulunan insanlara karşı, mutlak, ama mutlak, o sözüm ona kadın hakları savunucularının bir şeyler söylemesini beklerdim. Bu manada, özellikle şu kısmını anlıyorum: Bazı medya kuruluşları, bazı basın kuruluşlarının canlarının yandığını biliyorum. Niye canları yanıyor? Çünkü, İBB ile farklı organik ilişkileri üzerinden yıllarca fayda elde etmiş medya kuruluşları bunlar. Eğitim mi; bakıyorsun medya kuruluşu işi almış. Ulaşım mı; medya kuruluşu işi almış. Veya bir tedarik ihalesi mi hizmet ihalesi mi; yine o medya kuruluşu işi almış. Milyonlarca, on milyonlarca lira gelir elde etmiş kurumlar bunlar. Özellikle şu süreçte, bazı işlerle ilgili yasal süreçleri başlattığımız, soruşturmaların sonucuna yaklaştığımız bugünlerde, bu kadar süreçten sonra, bu sürecin dile getiriliyor ve bu iddiaların ortaya atılıyor olması çok manidar. Bu manada, ben, o basın kuruluşlarının karın ağrılarını anlıyorum. Sıkıntılarını anlıyorum. Kullandıkları o kötü dili de kınıyorum. Benim şahsıma da yapılıyor. Hatta; utanmadan, erkek müsveddesi bir insan, annemin de ismini kullanarak, o isim ve o kavram üzerinden sözüm ona topluma mesaj veriyor, ahlaksızca. Ne kadar ahlaksızca ifadeler varsa, onlar da bizim takibimizde hem hukuki olarak hem vicdani olarak.”
İmamoğlu, “İddiaların doğruluğunu tespit edebildiniz mi” sorusuna, “İnceleme devam ediyor. Öyle bir şey olduğunda da zaten ben böyle konuşmam; biliyorsunuz. Ama şu anda böyle bir tespitimiz yok” yanıtını verdi.